Troya gezimizi
asoss dönüşü planladık, kadim yol yardımcımız navigasyonun yardımı ile tabi ki,
ana yoldan saptığınız da dar ama manzara bakımından eşsiz bir yol karşınıza
çıkıyor. İşte rüya burada başlıyor adeta karşınıza çıkacak eşsiz bir antik kentin
habercisi gibi uzuyor da uzuyor…
Nihayet ören
yerinin otoparkını görüyoruz, bu arada ücretsiz olması güzel haber. Aracımızı park ettikten
sonra gişelerden geçiyor ve meşhur turuva atının rekonstrüksiyonu ile
karşılaşıyoruz, gerçi Çanakkale merkezde gördüğümüz Troya filminde kullanılan
ve daha sonra Çanakkale ye armağan edilen Truva atı yanında baya bir zayıf
kalıyor ama yine de güzel bir başlangıç oluyor, tabii Argoslular gibi içine
saklanıp resim çektirmemek olmaz, sanki kulağımıza Helen in sesi çalınıyor isimlerimize
seslenip bizi ele vermeye çalışıyor😊
Truva Atı İçerisi |
Resimlerimizi
çekip kendimizi Truva şehrini ele geçirecek gibi hissedip e tabi birazda bu
durumdan kederlenip yolumuza devam ediyoruz.
Ören yerinin
girişi geniş, genelde her ören yerinde olduğu gibi küçük bir cafe var burada
hediyelik eşyalarda mevcut ve tabi gereksiz bir pahalılık söz konusu. Ören
yerini gezmek için yol işaretleri var ki bu birçok antik kentte olmayan bir
özellik. Kent katman katman olduğundan dolayı kalıntılar arasındaki dönem farkını
algılayamıyorsunuz. Diğer kentlere oranla daha yıkık ve sanırım daha kazılması
gerekli çok yer söz konusu. Her ne olursa olsun yine de bu kentte gezerken kendinizi Homerosun
dizelerinde dolaşıyor gibi hissediyorsunuz, Hektor un babası Priamos yanı başınızda
dolaşıyor, Hektor, Parisi az ilerinizde azarlıyor, Agamemnonun ordusu
karşınızdaki ovada size doğru yaklaşıyor. Biraz içinizde burkulmuyor değil hani
Truvalılara, derinlerde bir yerlerde aynı olduğumuzu onların devamı olduğumuzu
hissediyor insan.
Kenti gezmesi çok uzun sürmüyor tabi rotadan çıkmaz iseniz
biz biraz sapıp şehrin ovaya bakan kısmındaki mağaraya kadar gidiyoruz, içerisi
çok merak uyandırıyor ama girmek cesaret istiyor, tahminimizce burası şehrin
kanalizasyonu ile alakalı bir yapı olsa gerek belki de Akhalar şehre buradan sızmaya
bile çalışmış olmabilir, kafamızda bu çılgın hayaller ile rotamıza geri dönüyor
ve istemeye istemeye çıkışa doğru yollanıyoruz, kentin içinde belli kısımlarda
banklar mevcut isterseniz oturup saatlerce hayallere dalıp belki de Homerosun
İlyadasını okuyabilirsiniz😊. Bir dahaki sefer bizim yapacağımız gibi…
Müze Giriş
Yaz: 08:00-19:00
Müze Giriş
Kış: 08:00-17:30
Müze kartınız varsa ücretsiz gezinti yapabilirsiniz ama yok
ise 20 TL civarı bir ücret ödendiğini belirtmek isteriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder