29 Ekim 2017 Pazar

Çanakkale / Troya 3. Gün

    


   
Truva Antik Kent Haritası




    Troya Antik Kenti 1998 yılında UNESCO Dünya Miras Listesine alınmış. Homerosun İlyadasında anlatılan Truva Savaşı’nın yapıldığı antik kenttir. Hikayeye göre Akhalılar yıllar boyu süren savaşa rağmen Truva’yı ele geçiremiyorlarmış. Bir kuşatma sonrasında vazgeçmek üzerelerken Tanrılardan yardım istemişler. Tanrıların verdiği akıl ile savaştan vazgeçmiş gibi yapıp geri çekilmişler ve kentin kapısına içerisinde askerler olan tahta bir at koymuşlar. Sevinç çığlıkları ile kutlama yapan Truvalılar  atı içeri almışlar ve gece kendilerini bekleyen acı sürpriz ile karşılaşmışlar. Bugün antik kentte bulunan at 1975 yılında bir Türk sanatçı tarafından eski bilgiler doğrultusunda yeniden tasarlamış.

    Troya gezimizi asoss dönüşü planladık, kadim yol yardımcımız navigasyonun yardımı ile tabi ki, ana yoldan saptığınız da dar ama manzara bakımından eşsiz bir yol karşınıza çıkıyor. İşte rüya burada başlıyor adeta karşınıza çıkacak eşsiz bir antik kentin habercisi gibi uzuyor da uzuyor…
    Nihayet ören yerinin otoparkını görüyoruz, bu arada ücretsiz olması güzel haber. Aracımızı park ettikten sonra gişelerden geçiyor ve meşhur turuva atının rekonstrüksiyonu ile karşılaşıyoruz, gerçi Çanakkale merkezde gördüğümüz Troya filminde kullanılan ve daha sonra Çanakkale ye armağan edilen Truva atı yanında baya bir zayıf kalıyor ama yine de güzel bir başlangıç oluyor, tabii Argoslular gibi içine saklanıp resim çektirmemek olmaz, sanki kulağımıza Helen in sesi çalınıyor isimlerimize seslenip bizi ele vermeye çalışıyor😊




Truva Atı İçerisi

   











    Resimlerimizi çekip kendimizi Truva şehrini ele geçirecek gibi hissedip e tabi birazda bu durumdan kederlenip yolumuza devam ediyoruz.
    Ören yerinin girişi geniş, genelde her ören yerinde olduğu gibi küçük bir cafe var burada hediyelik eşyalarda mevcut ve tabi gereksiz bir pahalılık söz konusu. Ören yerini gezmek için yol işaretleri var ki bu birçok antik kentte olmayan bir özellik. Kent katman katman olduğundan dolayı kalıntılar arasındaki dönem farkını algılayamıyorsunuz. Diğer kentlere oranla daha yıkık ve sanırım daha kazılması gerekli çok yer söz konusu. Her ne olursa olsun yine de  bu kentte gezerken kendinizi Homerosun dizelerinde dolaşıyor gibi hissediyorsunuz, Hektor un babası Priamos yanı başınızda dolaşıyor, Hektor, Parisi az ilerinizde azarlıyor, Agamemnonun ordusu karşınızdaki ovada size doğru yaklaşıyor. Biraz içinizde burkulmuyor değil hani Truvalılara, derinlerde bir yerlerde aynı olduğumuzu onların devamı olduğumuzu hissediyor insan. 




   
   


 Kenti gezmesi çok uzun sürmüyor tabi rotadan çıkmaz iseniz biz biraz sapıp şehrin ovaya bakan kısmındaki mağaraya kadar gidiyoruz, içerisi çok merak uyandırıyor ama girmek cesaret istiyor, tahminimizce burası şehrin kanalizasyonu ile alakalı bir yapı olsa gerek belki de Akhalar şehre buradan sızmaya bile çalışmış olmabilir, kafamızda bu çılgın hayaller ile rotamıza geri dönüyor ve istemeye istemeye çıkışa doğru yollanıyoruz, kentin içinde belli kısımlarda banklar mevcut isterseniz oturup saatlerce hayallere dalıp belki de Homerosun İlyadasını okuyabilirsiniz😊. Bir dahaki sefer bizim yapacağımız gibi…
  





          Müze Giriş Yaz: 08:00-19:00
          Müze Giriş Kış: 08:00-17:30


Müze kartınız varsa ücretsiz gezinti yapabilirsiniz ama yok ise 20 TL civarı bir ücret ödendiğini belirtmek isteriz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder